İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim için 14 Mayıs’ı işaret etmesine ilişkin, “Neden erken seçim kararı aldılar biliyor musunuz? Gençlerden korktukları için. Gençlerin oy kullanmasından korktukları için. Okulların, hatta sınavların açık olduğu bir dönemde “Siyasi krizin yaşandığı bir dönemde seçim yapmak, gençlere ‘oy vermeyin’ demektir” dedi.
İYİ Parti Lideri Akşener, partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki grup toplantısında konuştu. Aşırı sağcı siyasetçinin İsveç’te Kur’an-ı Kerim yakmasına tepki gösteren Akşener, “Bu vandalizm, bu barbarlık, bu düşmanlık dünyanın hiçbir yerinde düşünce özgürlüğü diye pazarlanamaz. Bu tam bir nefret suçudur. İsveç hükümetinin’ İnsan hakları kisvesi altında bu durum pazarlanamaz ve boyun eğmek kabul edilemez bir çaresizliktir. Bu çaresizliği bir kez daha şiddetle kınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletini yöneten bir iktidar sadece eleştiri ve gösterişsiz tepkilerle yetinemez. böyle ciddi bir konu.Siyaset üstü gördüğümüz bu gibi konularda devletin yapması gereken ‘alışverişte arkadaşlar görsün’ anlayışının ötesine geçmektir. Devleti yönetenler bu sorumlulukla ve yetki sahibi olmanın ciddiyeti ile hareket etmek zorundadır” dedi.
İYİ Parti olarak bu konuda bir adım atacaklarını açıklayan Akşener, “Üstelik bu adım, İsveç Savunma Bakanı’nın ülkemize gelişini geciktirmekten, mizansen yazmaktan çok daha sonuç odaklıdır. yan kanallar bu alçakça hareket fikir özgürlüğü diye pazarlanamaz sadece biz değil isveç’in taraf olduğu avrupa insan hakları sözleşmesi diyor sözleşmede bu şekilde korunan bir özgürlük yok dolayısıyla Bu fotoğraf karşısında İYİ Parti’li bir grup gönüllümüz İsveç’te harekete geçerek, “Failler hakkında mahkemede suç duyurusunda bulunacağız. İsveç hükümetini bu nefret suçunun işlenmesine neden olduğu için yargıya şikayet edeceğiz. Tüm iç hukuk yolları tüketildikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gideceğiz. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de bizi haklı bulacağına inanıyoruz” dedi. Eski Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür Vakfı Başkanı Sinan Ateş’in öldürülmesiyle ilgili konuşan Akşener, “Sinan Ateş’e alçakça bir suikast düzenlendi. Güvenlik güçlerimizin olayın aydınlatılması için ellerinden geleni yapacaklarına inandım. Kızlarımız Bengisu ve Banuçiçek Gözyaşı uğruna, devletin devletçiliğinden ve yargının üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesini bekledim. Ancak suikastten 26 gün sonra görüyorum ki bu olay artık aileyi de aşmış ve devlet yönetiminin ciddiyetini bir kez daha ortaya koymuştur. Ne kadar tahrip edildiğini bir kez daha görmüş olduk. Mafyalar, simsarlar, tefeciler, uyuşturucu kaçakçıları devletin dört bir yanına gün boyu dağılmış durumda. Alçak cinayetle ilgili birçok soru işareti varken, atılan her şüpheli adımla toplumun vicdanı sızlarken, milletimiz devletini topyekun göreve çağırıyor. stepper Tek bir ofis yok. Yazıklar olsun.” Aralık’ta belini kırdık. Şimdi devamı gelecek. Ondan sonra enflasyonla mücadelede en rahat bölgedeyiz’ diyor. Saçmalık bin bir para. Çabadan bahsediyorsanız. Enflasyonla ‘Türk Lirasını’ pahalılaştırın, sektör yavaşlar ve işsizlik olur. Türk Lirasını değersizleştirirseniz tam tersi olur’ diyor. Bu bir saçmalık olabilir mi? Böyle bir cehalet olur mu?Hem enflasyonu hedefleyip hem de Türk Lirasını değersizleştirme çabasını aynı anda hedefleyemezsiniz.Birine öncelik vermek zorundasınız.Türk Lirasının değersiz olduğunu savunuyorsanız ‘Uzun olsun’ demelisiniz. Temelde savunduğunuz şey enflasyon. En azından dürüst olun” dedi. ’14 MAYIS’TAN SONRA GELİYORUZ’ Daha sonra Diyarbakır’da kendisine ulaşarak seslerini duyurmalarını isteyen mimarları anan Akşener, “Kadro sıkıntısı var, analiz bekliyorlar. Güç orada bile yok her zamanki gibi.” Bugün hükümet sesinizi buradan duydu, duymadı, 14 Mayıs’tan sonra geliyoruz” dedi.
Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim için 14 Mayıs’ı işaret etmesiyle ilgili olarak, “Seçimden önce neden erken seçim kararı aldılar biliyor musunuz? Çünkü gençlerden korkuyorlar. Oy verirler. Uygun olduğunu bilirler. Okulların açık olduğu bir dönemde, hatta sınavların olduğu bir dönemde seçim yapmak, gençler için ‘oy vermeyin’ demektir. Bu kadar kolay. Devlet çok iyi biliyor ki birçok kişinin ikametgahı Öğrencilerimizin %100’ü okuluyla aynı şehirde değil, mecbur.Üstelik bir çok öğrencimizin memleketine gidip oy kullanma imkanı yok.Ne aileleri ne de kendileri otobüs biletini bile karşılayamıyor. Kimse merak etmesin artık biz varız UYGÜN Partisi olarak bu tür tezgahları kırmak bizim için ayrı bir çıkardır Allaha şükür kurulduğumuz günden beri işin uzmanıyız ve her zaman olduğu gibi bu tezgahı da kıracağız. dedi.
